17 Şubat 2012 Cuma

AŞK ZEHİRLİ BİR SARMAŞIK TOHUMUDUR

AŞK; zehirli bir sarmaşık tohumudur.
Sıkıca tutunarak dört mevsim esen sevda rüzgarlarının kanatlarına,
karışır gizlice, kendi halinde yaşayan insanlar arasına...
İçine ekileceği savunmasız yürekler arar sinsice. Arar yılmadan yorulmadan.
Bulur eninde sonunda doğru kişiyi, Tanrı vergisi yeteneği ile yanılmadan.
Umulmadık bir anda girer sırça köşkün kapısından,
Kuruluverir baş köşeye o yüreğin sahibinden izin alma gereği duymadan.
Ve beklemeye başlar,
yakıp küle döndüreceği aşığın sevgiliyi ilk kez gördüğü o kutlu anı.
Bekler kendini çimlendirerek vuslata erdirecek güneş olan o gözlerin ışığını.

GÖZLER; inci tanesidir.
Yaşar kendi halinde,
hayat denizinin derin sularındaki istiridyenin içinde.
Yaşar,
ta ki gözü kara aşık o derin sulara dalarak onu bulup çıkarana kadar.
O gözler ki,
gökyüzünün en uzak köşesindeki yıldızdır her biri.
O gözler ki,
belli belirsiz parlar,
aşığın karanlık gecesinin sabahına o güne kadar doğmuş en güzel,
en parlak, en yakıcı güneş olup doğana kadar.

Zaman gelip saatler vuslata erdimi,
gözler süzülerek sessiz sedasız girer aşığın sırça köşkünden içeri,
ve ısıtmaya başlar zehirli sarmaşık tohumu olan aşkın yürekte ekildiği yeri.
Şimdi o gözler ne yıldızdır ne de inci tanesi.
Şimdi o gözler İsrafil'in üfürdüğü SUR'dur, aşığın içindeki kıyameti başlatan.
Şimdi o gözler intahar bombacısıdır,
hem kendini hemde aşığı yok edecek o zehirli tohumun kabuğunu patlatan.
Bu zehirli tohumun dikenli kökünü çıkararak kabuğundan,
yumuşacık yüreğe sapladığı o ilk andan sonra,
yürek artık yürek değil, hiç durmadan kanayan bir yara,
o yarar ile yaşamaya başlayan ise ya MECNUN'dur ya da LEYLA!
Adı ne olursa olsun,
aşk sarmaşığının zehri yürekte başladı mı dolu dizgin ilerlemeye,
esareti altına alır her şeyi başlar kendi hükmünü sürmeye.
Baştan aşağı değiştirir aşığın vücut kimyasını,
kurutur çöle döndürür yemyeşil dünyasını.
İkliminde bilinen hiç bir kural, hiç bir kaide işlemez,
yerle bir eder kurulu düzeni, hatır gönül dinlemez.
Artık aşığın aklı mağlup olmuş, aşkın eline geçmiştir bütün dizginleri.
Bu yüzdendir görenlerin aşığı deli divane zannetmeleri.
Bu yüzdendir kalbinin peşinde çöllere düşen KAYS'a "MECNUN" demeleri.
O artık bildiğimiz tanıdığımız kişi değil başka bir alemin varlığıdır.
Küçücük kalbinde taşıdığı, dünyanın yükü paylaşılamyan en büyük ağırlığıdır.
Günden güne sardığı için bu zehirli sarmaşık aşığın her yerini,
Görmez olur koca alemde sevgiliden başka hiç bir şeyi.
Gördüğü her şey sevgilinin yüzü olur, duyduğu her ses sevgilinin sesi.
Yaşayamaz, nefes alamaz sevgilinin olmadığı yerde.
Bu yüzden Mısır'ın altın kubbeli saraylarında günden güne solan ZÜLEYHA,
filizlenerek yeniden hayat bulur, YUSUF'un küflü, güneş girmeyen zindanında.
Aşığın yürüdüğü her yol sevgilinin yolu,
dokunduğu her şey sevgilinin bir uzvudur.
Bu yüzdendir FERHAT'ın dağlara bunca meyli,
bu yüzdendir imkansızla akıllara durgunluk veren cengi.
Çünkü aştığı her dağ ŞİRİN'in zülfünün bir teli,
o dağlarda çağlayan köpüklü sular ise o güzeller
güzelinin bembeyaz elleridir.
Gel gör ki,
KEREM, merhem sanırken zehirli sarmaşığı, içine düştüğü aşkın narına,
şarmaşık çoktan sömürmeye başlamıştır,
onun sınırsız hoşgörü ve sevgisini önüne geçilmez bir aç gözlülük ve hırsla.
ASLI, umutsuzca çırpınırken paramparça olacağını bilmeden eninde sonunda,
sarmaşık gününü gün etmektedir onun kalp otağında.

Son bulur nihayet bir bakışla başlayan bu büyük istila,
sarmaşığın aşığın vücudunda ulaşmadığı yer,
zehrini bulaştırmadığı hücre kalmayınca.
Şimdi kupkuru bir ağaçtır aşıktan geriye kalan,
viran dallarına baykuşlar konan.
Şimdi iki yüreğin külleridir aşktan geriye kalan,
bir mum gibi ağır ağır yanarak eriyip, kendi ateşi ile yok olan.
Şimdi bir masaldır tüm yaşananlar,
hayranlıkla anlatılarak, dilden dile nesillerce dolaşan.

Velhasılı kelam;
yaşıyor yüreğine gizlice ekilen bu zehirli tohumla her insan,
kendi güneşini görene kadar varlığından haberdar olmadan.
Farkına varınca da iş işi çoktan geçmiş oluyor, kaçamıyor o zehrin gazabından.

Şimdi; bu yazıyı okuyupda hala varsa içinizde
"olur mu canım aşk güzel şeydir" diyen, kendi bilir...!
Söylemedi demeyin; ne zaman çimleneceği belli olmayan
bu "ZEHİRLİ SARMAŞIK TOHUMU"
Tanrının yarattığı her yürekte ekilidir...
 
metehan_derindeniz / aralık 2011
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder